Markaların Gizli Simgeleri, Milli Piyango Güvercini
Milli Piyangonun simgesi Güvercindir.
Güvercin, bütün kültürlerde şansın ve barışın simgesidir.
Güvercin Türk kültüründe kutsallığın simgesidir.
Osmanlı döneminden bu yana hayalleri süsleyen piyango çekilişleri, Osmanlının son dönemlerinde resmi olmazken daha sonra resmi bir hal aldı. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte devam eden çekilişler 1939 yılında kanunla Milli Piyango İdaresi kuruluna devredildi. Kuşkusuz hepimizin hayalini süslüyor Milli Piyango çekilişlerinin kazananlarından biri olmak. Milli Piyango çekilişleri şansın ve kaderin insana gülen ender yanlarından biri. Kimine göre bir mucize, kimine gore ise hayatı alt üst edebilecek baş belası. Milli Piyango çekilişini kazanan ve hayatı alt üst olan karakterlerin konu olduğu pek çok film çekildi. Yüklü miktarda para kazanmanın insanı ve çevresini nasıl değiştirdiğine ve paranın insandan daha değerli görülmesinin beraberinde yaratacağı olumsuzlukları hicivle anlatan filmlerle geçti çocukluğumuz. Her yılbaşı mikrofonlar Milli Piyango bileti alanlara uzatılır ve hayalleri sorulur. Ümitlerin bağlandığı bu çekilişleri yapan Milli Piyango, logosunda uçan bir güvercini kullanıyor. Güvercin bizim kültürümüzde barışın, paranın, güzel bir haberin ve en önemlisi şansın simgesidir. Yolda yürürken kafanıza bir güvercin pislediğinde bunu şansa veya paraya yorarız. Güvercinden gelen pislik paranın semboludur adeta. Rüyamızda güvercin görmeyi güzel haberler alacağımıza veya para kazanacağımıza yorarız. Eskiden haberleşmenin olmadığı zamanlarda güvercinle haberleşilirdi. Güvercinin güzel habere yorumlanmasının temel sebebi de budur. Peki bu kadar güzel anlamları simgeleyen güvercinin miistik simgesel bir yolculuğuna çıkalım mı?
Kutsal kitaplarda güvercin Nuh Tufanı ile özdeşleştirilmektedir. Kuran-ı Kerimin, Ankebut Sûresinin 14. Ayetinde Nuh Tufanı ile ilgili Biz Nuhu kendi kavmine gönderdik. Nuh, elli yılı eksik, bin sene yaşadı (dokuz yüz elli sene) onlar zulmetmekte devam ederlerken, tufan kendilerini yakalayıverdi bilgilerini görmekteyiz. Tanrı, Nuh Peygambere ne yapması gerektiğini bildirmiştir. Tanrı Hûd Sûresinin 40.Ayetinde Her birinden ikişer çift (hayvanlar ve bitkiler) ile aileni ve iman edenleri gemiye bindir diyerek Nuh ve inanan kavmini güvence altına almıştır. Nuh Peygamberin oğullarından biri bana bir şey olmaz diyerek gemiye binmemiştir. Kamer Sûresinin, 11-13.Ayetlerinde, suların bardaktan boşanırcasına göklerden aktığı ve büyük tufanın başladığı Biz, bardaktan boşanırcasına akan bir su ile göğün kapılarını açtık. Yeri de coşkun kaynaklar halinde fışkırttık şeklinde belirtilmiştir. Bu bağlamda, Hûd Sûresine tekrar bakmak istersek, 42. ve 43.Ayetlerde, Nuh Peygamberin, gemiye binmeyen oğluna seslenir Gemi dağlar gibi dalgalarda yüzerken, Nuh gemiye binmeyen oğluna seslendi. Oğlu, ben bir dağa sığındım, dağ beni sulardan korur dedi. ve yine aynı surenin 44.ayetinde Ey yer suyunu yut ve ey gök sen de tut. Su çekildi gemi de Cudi üstünde durdu.
Nuh Tufanına, Kitab-ı Mukaddes Kitabında da yer verilmiştir ve güvercin önemli bir yere sahiptir. Nuh Peygamber, Kitab-ı Mukaddes, Tekvin Bab 6da Rab gördü ki yeryüzünde insanın kötülüğü çoktu. Rab dedi ki yarattığım adamı, hayvanları ve bitkileri yeryüzünden sileceğim.(Kitab-ı Mukaddes, s.5). Nuh Peygamber, Allaha sadık bir kuldu. Nuh Peygamberin üç oğlu vardı. Onların isimleri Sam, Ham ve Yafetti. Allah, Nuh Peygambere kendine gofer ağacından bir gemi yapmasını istedi. Dolayısıyla da, geminin nasıl olacağını ve gemiye kimleri yerleştirmesi gerektiğini de söyledi Gofer ağacından bir gemi yap, gemide odalar yapacaksın ve onları içeriden ve dışarıdan ziftleyeceksin. İçerisine hayvanlar ve bitkilerden al ve ailenle birlikte içine gir. (Kitab-ı Mukaddes, s.6) Allah dedi ki Ben, yedi gün sonra yeryüzü üzerine kırk gün kırk gece yağmur yağdıracağım, yedi gün sonra tufanın suları yeryüzünü kaplamaya başladı. (Kitab-ı Mukaddes, s.6). Yeryüzünde kırk gün kırk gece yağmur yağdı ve büyük tufan gerçekleşti. Dolayısıyla da, yeryüzünde her şey silindi ve sadece Nuh Peygamber ve gemidekiler kurtuldu.
Ekran Resmi 2016-05-16 11.29.41
Nuh Peygamber, kırk gün sonra geminin penceresini açtı ve bir kargayı gönderdi. Karga geri dönmedi ve bir haber alamadılar. Nuh peygamber, karganın bir haber getirmemesi üzerine umudunu yitirmedi ve bu sefer bir beyaz güvercini gönderdi. Nuh peygamber yanılmamıştı, güvercin ağzında, yeni koparılmış zeytin dalı ile geri geldi. Nuh Peygamber, güvercinin ağzında zeytin dalını görünce, suların çekildiğini anladı ve gemi karaya ulaştı. Bu bağlamda, güvercin karaya yaklaştıklarının habercisi olmuştur. Dolayısıyla da, güvercin barışın, şansın ve iyi haberin simgesi olarak günümüze kadar gelmiştir. Olimpiyatlarda, spor yarışmalarında, barışın simgesi olarak, beyaz güvercinler göklere salıverilirler. Nuh Tufanı ve güvercin için kutsal kitaplarda, efsanelerde, söylencelerde, değişik kültürlerde eklemeler yapıldığı görülmektedir ve önemli olan köken aynıdır diğer bir söyleyişle, çıkış noktaları koşutluk göstermektedir. Nuh Peygamber ve güvercinler ile ilgili çizimler, MS üçüncü yüzyılda, Roma şehrinde bulunan Domitilla Katakombundaki çizimde, orta merkezde, pagan şair Orfeus, onun etrafında yer alan sekiz dairenin içerisinde, Kitab-Mukaddesten söylemler yer almaktadır. Dört köşede ise, Nuh Peygamberi, tufanı ve karaya çıkışı simgeleyen, ağızlarında zeytin dalını tutan güvercinler yer almaktadır(Campbell,2003:17). Güvercinler saflığın ve masumiyetin simgesidirler, Kitab-Mukaddes Bab 10da, İsa Peygamber on iki havarisini görevlendirirken, onlara verdiği öğütte İşte, sizi kurtların arasına koyunlar gibi gönderiyorum. Şimdi yılanlar gibi akıllı ve güvercinler gibi saf olun demiştir. (Kitab-ı Mukaddes,s.10). İncilde, Vaftizci Yahya tarafından İsa Peygamber vaftiz edilir ve İsa Peygamberin başına Kutsal Ruh Ruhulkudüs-Cebrail beyaz bir güvercin olarak konmuştur. İncilde, Yuhanna, Bab 1de Yahya peygamber, İsa Peygamberin geldiğini gördü ve dünyanın günahını kaldıran Allah kuzusu dedi şöyle ki Ben onu bilmezdim, fakat kendisi, İsraile bildirilsin diye ben su ile vaftiz ederek geldim. Yahya şehadet edip dedi, Ruhun gökten güvercin gibi indiğini gördüm ve onun üzerinde kaldı. (İncil,Yuhanna,s.93).Ekran-Resmi-2016-05-16-11.31.43
Hicret sırasında kutsal şehir Mekkeden ayrılırken, yakalanmamak için Sevr Dağındaki, Hira Mağarasına sığınır. Hz. Muhammed ve en yakın arkadaşı Ebubekirin saklandığı Hira mağarasının girişine örümceklerin ağ yaptığı ve içeride de bir çift güvercinin yuva yaptığı görülmüştür. Dolayısıyla da, mağaranın içerisinde kimsenin olmadığı anlaşılmıştır. Böylece de, peygamberimiz ve yol arkadaşı yakalanmaktan kurtulmuşlardır. Hira Mağarasının girişinin örümcekler tarafından ağ örülmesi ve bir çift güvercinin yuva yapması önemli mucizeler arasında gösterilmektedir. Peygamberi gizlediği için kutsaldır ve saflığın, masumiyetin simgesidir. Güvercinler, günahsız, masum insanları ruhunu simgelerler. Peygamberin torunları, Hasan ve Hüseyinin simgeleri de güvercindir. Tasavvufta güvercin gönül dostudur ve gönülden gönüle gizemli bilgileri, sırları taşırlar. Bu nedenlede metamorfoza uğrarlar. Tasavvufta dervişler, dedeler, erenler, veliler güvercin ruhuna girerek makamları dolaşırlar. Dolayısıyla da bu duruma makamdan makama gitmesi olarak yorumlanmaktadır. Gönül dostları güvercin donuna girerler,
Pir Sultan Abdal Güvercin donunda oturur, taşlar şehadet getirir, cümle çiğleri pişirir, Pirim Hacı Bektaş Veli ve Abdal Musanın sözlerinde de güvercin donuna girmek tabiri kullanılmıştır Ali oldum, Âdem oldum bahane, güvercin donunda geldim cihâne (Şaman ve Türk Dünyası,2015:97). Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan ve kutsallığın, barışın, sevginin simgesi olarak evlerde, camilerde, vakıf binalarında güvercinlikler yapılmıştır. Güvercinler için yapılmış, bu küçük yuvalara güvercinlik adı verilmiştir. Güvercin kutsallığın simgesi olarak, özellikle cami avluları güvercinlerin yeridir. Güvercin beslemek, halk inanışında yaygındır ve kutsaldır. Güvercinler, kent meydanlarının kuşlarıdır ve dolayısıyla da simgeleridir. Güvercinleri ile ünlü meydanlar vardır, bunlar arasında, Venedikteki San Marco meydanı, güvercinleri ile ünlüdür. Bütün kültürlerde, güvercinler eğitilerek posta güvercini olarak da kullanılmışlardır.
Dede Korkut Hikâyelerinden Duha Koca Oğlu Deli Dumrulda, Deli Dumrul, Azrailin Ölüm Meleği-Melekül mevt, dört büyük (Cebrail-Mikail-İsrafil) melekten bir tanesidir can aldığını duyunca hiddetlenir, sinirlenir ve Azrail dediğiniz ne kişidir, gelsin benimle savaşsın da göreyim diyerek meydan okur. Deli Dumrul, kırk yiğidi ile otururlarken, birden Azrail gelir. Deli Dumrul, ne yapacağını şaşırır, o kadar ki elleri tutmaz, gözleri görmez olur. Azrail, Deli Dumrula hiddetle bakar ve şöyle söyler; Al kanatlı Azrail benim, elime geçse, öldüreyim diyordun, işte karşındayım der. (Ergin,2009:115). Deli Dumrul şaşkındır ve Azrail, sen misin? der. Kara kılıcını çıkartır, Azraile doğru hamle etmeye çalışır. Azrail, bir güvercin olur ve uçup gider. Dolayısıyla da, Deli Dumrul, Azraili kaçırdım diye sevinir ama Azrail, Deli Dumrulun peşini bırakmaz ve göğsüne bastırır. Deli Dumrul, göğsü üzerindeki Azraile şöyle söyler Bre Azrail aman, Tanrının birliğine yoktur şüphe, ben seni böyle bilmezdim, beylikten usanmadım, yiğitliğe doymadım, canımı alma Azrail medet. (Ergin,2009;116).
Doğunun muhteşem kitabı, Binbir Gece Masallarından Kederli Yakışıklı Delikanlının Öyküsü adlı masalda, Şah Taygamusun oğlu, bir gün arkadaşları ile ormanda avlanırken, bir ceylanın arkasından başka diyarlara giderler. Başlarından birçok olaylar geçer ve sonunda kuşlardan sorumlu yaşlı bir adama ve büyük bir saraya rastlarlar. Yaşlı adam, bu kuşlar sarayının Süleyman Peygamber tarafından yapıldığını söyler. Yaşlı adam, gence, vereceği anahtarlar içindeki altın anahtarla açılan biri dışında, bütün odalara girebileceğini söyler. Genç, merak içerisinde olduğu için yasak olan bu odaya gizlice girer. İçerisi muhteşem bir bahçedir. Havuzun kenarında bulunan altından yapılmış tahta kurulur ve bir an gözlerini kapatır. Genç gözlerini açtığında, havuza doğru beyaz tüylerini silkeleyerek üç zarif güvercinin yıkanmak için gümüşten yapılmış havuza girerlerken, üç güzel genç kıza dönüştüklerini görür (Onaran,2012,454).
Türk halk şiirinde ve türkülerde güvercine yer verilmektedir. Güvercin uçuverdi adlı türküde Güvercin uçuverdi, kanadın açıverdi, ben yandım aman, eloğlu değil mi, aman aman, sevdi de kaçıverdi. (Mehmet Hulusi Koçer, Muzaffer Sarısöz). Abdal Musanın, şiirinde güvercine yer vermesi daha çok tasavvufi anlam içermektedir. Ali geldim adım oldu bahane, Güvercin donunda kondum cihana, Abdal Musa oldum geldim zamane. Türk halk şiirinin önemli isimlerinden biri olan, Karacaoğlan da güvercine yer vererek Güvercin duruşlu, keklik sekişli, kıl ördek boyunlu, ceylan bakışlı, tavus kuşu gibi göğsü nakışlı demiştir. Bu bağlamda Karacaoğlan, Yürü hey kaşları kalem, sağ olursam seni bulam Karacaoğlan, güvercinliktir bu âlem, konan göçer demedim mi diye ifade etmiştir. Karacaoğlan, bu dünyayı güvercinliğe benzetmektedir. Türk halk şiirinde, kuş isimleri bolca kullanılmıştır ve sevgilinin güzelliği kuşlara benzetilmiştir. Güvercin ile birlikte bülbül, leylek, keklik, Hüma Kuşu ve kırlangıç, kumruya, halk şiirinde yer verilmiştir.
Güvercin Yunan mitolojisinde de önemli bir yere sahiptir. Çünkü Aphroditenin simgesidir. Ayrıca serçe kuşu da simgelemektedir. Aphroditenin, çiçeklerden gül de simgesidir. Aphrodite, aşk ve güzellik Tanrısıdır. Hesiodosa göre; Aphrodite denizin köpüklü dalgalarından doğmuştur (Erhat,2000:42). Aphrodite, eski Yunancada peristera güvercin anlamına gelmektedir. Aphroditenin, Romadaki adı Venüstür. Venüs, Yunan etkisi altında Aphroditee dönüşmüştür (Erhat,2000:290).
Türk pop müzik yarışması olan Kuşadası Altın Güvercin Yarışmasında da güvercin simgesi kullanılmıştır. Bu yarışma sonra, İstanbul Beyaz Güvercin Müzik Yarışması olmuştur. Rahşan Ecevit tarafından kurulan, Demokratik Sol Partinin sloganı ve amblemi de güvercindir. Jean de La Fontainein masallarından Güvercin ile Karıncada bir gün güvercin, derenin kıyısında su içiyormuş, bir bakmış ki bir karınca su içeyim derken suya düşüvermiş ve çırpınmaya başlamış Güvercin acımış ve bir çöp atmış suya, çöp köprü olmuş karıncaya, karınca kurtulmuş, bir avcı güvercini görmüş ve nişan almaya başlamış, karınca, avcının topuğundan ısırıvermiş ve güvercini kurtarmış. (siirvehikaye.com/güvercinle-karınca,2016).
Rüçhan Hakkı olarak da bilinen öncelik hakkı sayesinde bir marka sahibi ilk başvuru tarihinden itibaren 6 ay içerisinde yurtdışında tescil için başvuru yaparsa, koruma tarihi ilk başvuru tarihi olarak kabul edilir ve siz marka sahiplerine büyük avantaj sağlar. Rüçhan hakkından bağımsız olarak da yurtdışında marka tescil işlemleri yapılmaktadır.Yurtdışında markaların korunması için siz müvekkillerimizin talepleri ve ihtiyaçları doğrultusunda izlenebilecek alternatif yollar;Ülkesel Marka TesciliYurtdışında istenen ülkede o ülkenin kendi mevzuatlarına göre yapılabilecek marka başvurusudur. Diğer başvuru sistemlerine belirli avantajları ve dezavantajları vardır. Konu hakkında detaylı bilgi için uzman arkadaşlarımıza ulaşabilirsiniz.Yurtdışında marka tescil başvurusu ülkesel bazda (ulusal) yapılabildiği gibi çeşitli ülkeleri kapsayan toplu sistemlerle de yapılabilir. Tüm dünyada geçerli tek bir tescil sistemi mevcut o Read more »
blogs
Markanız Yurt Dışında Tescilli mi ?
Yurtdışı Patent ( Uluslar Arası Patent PCT )
TÜBİTAK reformuyla 'sahipli Ar-Ge' modeli geliyor
Ailece robot üretiyorlar
İndirme Özelliği Nedeniyle Netflix`e Patent Davası Açıldı!