Uçan arabalar fikri insanlara her zaman çekici gelmiş ve çoğu zaman gelecek hayallerinin başrol oyunculara olagelmişlerdir. Toyotanın bu fikre yatırım yaptığı, bir patent ile ortaya çıktı.
Uçan arabalar, gerçekleşmesine daha çokça zaman olan metalar olabilirler ancak bu gerçek, çeşitli girişimcilerin ve Toyota gibi otomotiv endüstrisi devlerinin fikre yatırım yapmayacağı anlamına gelmiyor. Toyotanın Birleşik Devletler Patent ve Alametifarika (Trademark) Ofisi tarafından yayınlanan bir patent başvurusuna göre, Japon otomotiv devi, şekil değiştiren/dönüşen bir uçan otomobil tasarımını tescilletmiş bulunuyor.
Aslında Toyotanın patenti tam olarak bir uçan otomobil patenti değil. Bu patentin kapsamı daha çok aracın dış kısmını, yani gövdesini içine alıyor. Bunu, alınan patentteki gibi zikretmek gerekirse şekil değiştiren gövde dememiz gerekecektir. Biliyoruz, böyle deyince insanın gözünün önüne getirmesi çok kolay olmuyor ancak patent hakkında basitçe şöyle bir tanım kullanabiliriz: Araç sürücüsünün sürme eyleminden uçma eylemine geçişi sırasında gövdede yaşanacak değişiklikler ve bunların olası yöntemleri. Mesela hareket edebilen panellerin, kanatların ortaya çıkması için yer değiştirmesi veya kanatların dışarı doğru açılması veya aracın arkasında bulunan esnek parçaların yavaşça açılıp kanat halini alması gibi... Bütün bu önerilerin tek bir ortak noktası bulunmakta; o da bütün kanat mekanizmalarının bir kuşunkini andıracak şekilde açılması.
Elbette bu patent başvurularının gerçeğe dönüşebilmesi için katedilmesi gereken epey yol bulunmakta, ancak Toyotanın sektördeki konumu, teknolojisi ve bilgi birikimi düşünüldüğünde bunu gerçeğe dönüştürebilecek kapasitesi olan şirketlerin içinde yer aldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Toyotanın yanı sıra Aeromobil ve Larry Pagein Zee.Aerosu gibi küçük şirketler de uçan otomobiller fikri üzerinde çalışan firmalar fakat Toyotanın bu şirketlerle karşılaştırıldığında para getiren kolları olan bir şirket olduğunu söylemek lazım.
Fikrin uygulanabilirliği ne durumda?Bu soruya iki türlü yaklaşılabilir. Birincisi iyimser yaklaşım. İyimser yaklaşım kapsamında düşünebileceğimiz şeylerden biri, bu fikirle sadece girişimci firmaların değil, yeterli kaynak ve birikime sahip Toyota gibi firmaların da ilgi gösterdiği ve bu alanda çalışmalar yaptığı gerçeği. Ancak bunun kısa vadeli bir plandan ziyade uzun vadeli bir projeksiyon olduğunu belirtmekte de fayda var.
Konuya başka açılardan yaklaşacak olursak, uçan otomobiller gerçeğe dönüşürse aynı zamanda birçok sorunu da beraberinde getirecek. Düşünsenize, bu araçların kullanımı için birçok ülkede değişik kurallar, standartlar ve uygulamalar ortaya çıkacak. Yani standardizasyon süreci çok sancılı olacak. Ayrıca altyapı sıkıntıları da baş gösterecek çünkü bu araçların kalkış ve inişleri için pistler, havada düzenli gitmelerini sağlayacak rotalar ve tüm bu sistemi kontrol edecek hava trafiği denetleyici elemanlarının kurulması gerekecek. Bir diğer yandan, güvenlik de ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkacaktır. Karadaki sistemlerin bile güvenli olarak yürütülmesinin çok zor olduğunu düşünürsek, işin içine çok daha hassas hesapların dahil edileceği bu tarz teknolojilerin güvenli hale gelmesi çokça zaman alacaktır. Son olarak ise maliyet faktörü, uçan otomobillerin gerçekleşmesinin önündeki büyük engellerden biri.
Tüm bunlara rağmen fikrin orijinalliği ve büyük firmaların gelecek planlarının bir köşesinde bu fikrin yer alıyor olması büyük önem arz ediyor. Ancak yukarıda belirtilen sorunlar ve daha fazlası halledilmediği sürece uçan otomobillerin hayatımızda normal otomobiller gibi yer almaları imkansıza yakın görünüyor.
Devir Patent Tescil Ofisi.