Marka ve patent, günümüzde çok karıştırılan iki kavramdır. Yapılan araştırmalara göre, firmalarımızın büyük bir çoğunluğu da marka ve patent arasındaki farktan haberdar değildir. Patent ve marka birbirinden ayrılmayan, birbirini tamamlayan iki kavramdır. Buna rağmen marka ya da markalaşma kavramı çok daha geniş öznel (soyut) bir alanı kapsarken, patent daha dar ve nesnel (somut) bir alanı ifade ediyor.
Marka satışa sunulan ürün ve hizmetlerde ayırt ediciliği sağlamak amacıyla kişi adları, sözcükler, şekiller ve harfler gibi baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir. Patent ise buluş sahibinin, bulunan ürünü en az 7, en fazla 20 yıl üretme, kullanma, satma veya ithal etme hakkı olarak tanımlanabilir. Yani marka, ürünün adıyken patent ürünün ta kendisini koruma altına alma işlemidir.
Bir buluşun patent alabilmesi için, bazı kriterlerle örtüşüyor olması gerekiyor. Söz konusu buluşun, patent başvurusundan önce, yazılı, sözlü veya diğer şekillerde açıklanmamış olması şart. Buluşun ayrıca, konusunda uzman biri tarafından kolayca düşünülüp ortaya konamayacak, fakat kolay pratiğe geçirilebilir bir ürün olması da önem taşıyor.
Türkiyede alınan bir patent tüm dünyada geçerli olmadığından, buluşun patentle korunması için, koruma istenen her ülkede, o ülkenin patent ofisine başvurmak gerekiyor. Buluşun patentlenmesi, direkt rekabet olmaksızın buluşun avantajlarından yararlanılması, rakiplerin ticari faaliyetlerinin kısıtlanması, alınıp satılabilir bir mülkiyet olması ve taklit halinde yasal yaptırımlar uygulanabilmesi gibi pek çok avantaj sunuyor.
Devir Patent Tescil Ofisi.